Büyük markaların LGBT takıntısı 👥

Channel:
Subscribers:
1,690,000
Published on ● Video Link: https://www.youtube.com/watch?v=gNAJVCBDuRM



Duration: 7:04
148,062 views
13,302


Size dünyanın en ilerici ve özgürlükçü şirketlerinden birini söyleyeyim mi? Nestle! Çünkü, LGBT aktivizmini savunuyor.

Bi dakika... Nestle Güney Afrika’daki kakao tarlalarında çalıştırdığı çocuk işçiler sebebiyle ve anne sütünü engelleyici ürünler üretmesinden dolayı boykot edilmiyor muydu? Ama sonuçta, bunları yaparken cinsel eğilim ayrımı yapmadı. Devam edelim.
Size dünyanın en ilerici ve özgürlükçü başkanlarından birini söyleyeyim: Tabii ki Obama!

Çünkü kendisi radikal bir LGBT aktivisti. Bi dakika, Obama iktidarı döneminde Ukrayna’dan Ortadoğu’ya kadar binlerce sivili katleden saldırıları ve iç savaş kışkırtmalarını yöneten kişi değil miydi? Aman neyse, sonuçta insanları katlederken cinsel eğilim ayrımı yapmadı. Öyle değil mi?

Tabii ki değil, ancak bugün LGBT aktivizmi, sizi tüm günahlardan arındıran sihirli bir dokunuşa dönüşmüş durumda. Siz de profil fotoğrafınızı renkli bir bayrakla süsleyerek tüm günahlarınızdan kurtulup bir anda ilerici ve özgürlükçü olabilirsiniz. İsterseniz Güney Afrikadaki kakao tarlalarında milyonlarca çocuk işçiyi çalıştıran Nestle olun, isterseniz hayvanlar üzerinde ölümcül deneyler yapan bir kozmetik şirketi olun, hatta isterseniz yüzlerce darbenin ve suikastin faili CIA olun. Hiç fark etmez. İlerici ve özgürlükçüsünüz. Konu kapandı... Peki bu nasıl oldu? Markaların takıntılı LGBT aktivizmi düşkünlüğü nereden geldi? Biraz daha yakından bakalım.

Cesur Yeni Dünya kitabıyla tanıdığımız Aldous Huxley’in üzerine dikkatle düşünmemiz gereken bir sözü var:
“Politik ve ekonomik özgürlük azaldıkça, cinsel özgürlük talebi bu azalışı telafi etme eğilimindedir.”
Huxley’in bu bakış açısıyla paralel bir şekilde, günümüzde de ekonomik ve politik olarak insanlığı baskı altına alan en büyük kurumlar ve figürler, aynı zamanda “cinsel özgürlük”, ya da LGBT aktivizminde en önde yer almaktalar.

Giderek artan bir biçimde Londra, Paris ve New York merkezli kitle iletişim araçları, kimin cinsiyetinin ne olduğu, neye değiştirmek istediği, kaç yaşında değiştirmesi gerektiği gibi konularda büyük bir endişe içine girmiş durumda. Bunu düşünmek, bunun hakkında yazı yazmak “ilericilik” olarak kabul edildi.
Herhangi bir cinsel alışkanlığı kabul edin, yaptığınızı yüksek sesle tekrarlayın, tercihen onun hakkında yazılar yazın; büyük sermayenin markalarını ve medyasını yanınızda bulacaksınız; ilerici, hoşgörülü ve hatta konunun yoksul semtlerle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen “sol kanat” olarak övüleceksiniz.

Öte yandan ne zaman, insanlık üzerindeki ekonomik ve politik baskıya karşı bir protesto gerçekleştirseniz, sözkonusu markalar ve kitle iletişim araçları büyük bir sessizliğe bürünür. Irak’ın işgalinin ve milyonlarca insanın ölümünün bir yalan üzerine kurulmuş olması önceliği olan bir konu değildir. Büyük markaları ve onlara bağlı medyayı “hepimiz Iraklıyız” derken bulamazsın. Güney Amerika’daki madenler, Afrika’daki tarlalar, Asya’daki çocuk ticareti hepsi, o kadar da konuşulması önemli olmayan konular olur. Çünkü LGBT konusu, sermaye sınıfı ve medyası için bir “güvenli alan”dır. Tartışmayı, bizzat Batı medeniyetinin göbeğinde dahi çok sayıda insanın korku ve sefalet içinde yaşadığı gerçeği gibi konulardan güvenli bir alana yönlendirir. Diğer tartışmalar ise “gerici” olmasa bile “eski moda” olarak tasvir edilir.

Büyük sermayenin, markaların ve kitle iletişim araçlarının saplantılı LGBT takıntısı işte bu bakış açısının bir devamı. Ekonomik ve politik diktatörlüklere karşı aktivist bir tavır göstermek, çoğu insana göre parantez içinde o kadar da havalı değildir, ve pek tabi biraz da entelektüel zorluğa sahiptir. Bu sebeple bizzat bu ekonomik ve politik diktatörler tarafından daha basitleştirilmiş, sloganlara indirgenmiş, milyonluk ajans kampanyaları ile desteklenen, paket hâlinde sunulmuş aç/bitir aktivistliklere olan rağbet daha fazladır.
Bu rağbete rağmen yapmamız gereken, renkli bayrakla örtünerek kendisine “devrimci” bir rol biçmiş politik ve ekonomik diktatörlere karşı, durduğumuz yerin haklılığından emin olmak ve bu hakkı her platformda dile getirmektir.


#Propaganda #LGBT #Marka







Tags:
lgbt
cinsiyetsizlik
propaganda
eşcinsel
trans
sivil toplum kuruluşu
soros
komplo teorisi
gzt
murat soydan
içerik
analiz
yorum
nestle
obama
cesur yeni dünya
aldous huxley